|
|
|
Öğrencilerinize Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz?
Depremin Psikolojik Etkileriyle Baş Etme Öğretmen El Kitabı |
|
|
Yaşamımızda kontrol
edemediğimiz ya da önceden kestiremediğimiz olayların var olduğunu anlamak ve kabul
etmek çocuklar için oldukça güçtür. En kötüsü de biz yetişkinlerin bir felaketi
etkisiz hale getiremiyor, tekrar başımıza gelmesini önleyemiyor ve çaresiz kalıyor
olmamızdır.
GİRİŞ
Deprem, diğer pek çok doğal felaket
gibi ani olması ve yarattığı sonuçlar açısından psikolojik anlamda bir travma olarak kabul edilmektedir. Yurdumuzun Marmara bölgesinde etkili olan ve “yüzyılın
depremi” olarak anılan 17 Ağustos 1999 depremi, binlerce can kaybına, pek çok
ailenin evsiz kalmasına, yaralanmaya ve çok büyük miktarlarda mal kaybına yol açtı.
Pek çok aile ve çocuk evlerinden ve yaşadıkları yerlerden uzaklaşmak zorunda
kaldılar. Bu insanlar, ailelerini, akrabalarını, arkadaşlarını ve komşularını
oldukça üzücü bir şekilde kaybettiler. Aynı zamanda evlerini ve sahip oldukları
özel eşyalarını kaybetmenin acısını yaşadılar. Ancak tüm bu olumsuzluklara
rağmen hayatta kalanlar olarak bizler, yaşamı sürdürmek ve psikolojik sağlığı
korumak için yaşamı normalleştirme göreviyle karşı karşıyayız.Travma nedir? Ne tür tepkilere yol
açar?*Bireyin varlığını doğrudan tehdit ve
tüm yaşamını alt üst eden, ani olarak ortaya çıkan ve korku veren her yaşantı
travma olarak tanımlanır. Marmara depremi gibi büyük çapta yıkıcı olan doğal
afetler ise büyük travmalar olarak ele alınır. Felaket, bir yandan günlük yaşamı derinden etkilerken, öbür yandan kayıplara katlanmak oldukça güçtür. Travmaya
uğramış çocuk ve ergenler yaşanılan kötü olayı ve kayıpları hatırlatan anılar
ve bunların verdiği acılarla karşı karşıyadırlar. Travmanın yarattığı
psikolojik etkiler ve belirtiler travma anında pek görülmese de; ya hemen ya da uzunca
bir süre sonra çok tipik bir şekilde kendilerini gösterebilirler. Bunlar; yoğun bir
korku, endişe, çaresizlik ve suçluluk duyguları gibi psikolojik tepkiler ve fiziksel
belirtiler (kalp atış hızında artma, göğüs ve mide ağrıları gibi) şeklinde
kendini gösterir. Travma sonrası stres tepkileri genel olarak üç grupta ele
alınır:
- Depremle ilgili sahneler tekrar tekrar yaşanır. Olayın zihinde yeniden canlanmasına yol açan her ses, koku görüntü ve benzeri
duyumların yol açtığı duygusal ve fiziksel tepkiler sonucu çocuk, o anı tekrar
yaşıyormuş gibi davranır.
- Depremi hatırlatan yerlerden, insanlardan ve diğer
ipuçlarından kaçınma çabası vardır. Bu da bireyin yaşamdaki pek çok şeye
karşı ilgisinin kaybolmasına yol açabilir. Hatta bazı durumlarda bu tepkiler,
gençlerin kendilerini diğer insanlardan koparmalarına ve içlerine kapanmalarına yol
açabilir.
- Beden, tehlike hala devam ediyormuş gibi fiziksel
tepkiler verir. Çocuk ve gençlerde görülebilecek bu tepkilerden bazıları, her an
deprem olacakmış gibi bir uyarılma, kolaylıkla ürkme ve diken üstünde olma,
gerginlik, öfke patlamaları, uykuya dalma, uyumada güçlük ve dikkati toplayamamadır.
Deprem gibi doğal bir afette çocuklar
ve aileleri, depremin yol açtığı yoğun korkuların yanı sıra farklı türden
kayıplar yaşarlar. Evlerini, eşyalarını, sevdiklerini ve alıştıkları düzenli
yaşam tarzlarını kaybedebilirler. İnsan için her önemli kayıp bir travmadır ve
üzüntü, öfke, suçluluk, pişmanlık gibi bir dizi duyguya yol açar. Bunlar
normaldir ve başlangıçta acı verici olmasına rağmen sağlıklıdır. Kaybedilen
kişi, çocuk ya da gencin yaşamında ne denli önemli ise tepkiler de o denli yoğun
olabilir Burada dikkat edilmesi gereken nokta,
gençlerin kayıp karşısındaki tepkileridir. Gençler, travmatik kaybın yarattığı
sorunları ya anne babalarından ve diğer yetişkinlerden tamamen koparak çözmeye
çalışırlar ve kendilerine aşırı güven gösterebilirler veya tam tersine
çevrelerindeki yetişkinlere tümüyle bağımlı hale gelebilirler.Marmara depreminde pek çok çocuk ve
ergen hem depremi hem de kaybı birlikte yaşamıştır. Böylesine ani ve travmatik bir
kayıp yaşayan gençlerin, yas tepkileriyle başetmeleri daha zordur. Çünkü böyle bir
durumda yas tepkisi, travma yüzünden normal bir seyir takip edemez. Çocuk ve ergenin
zihni, çok uzun bir süre kayba yol açan olayla ve koşullara ait trajik anılarla
meşgul olur. Bu da “karmaşık yas” süreci adı verilen daha zorlayıcı bir duygu
yoğunlaşmasına yol açar. Bu süreçte, ölüme yol açan travmatik olayın
tekrarlayıcı görüntüleri ya da anıları nedeniyle ölen kişiyle ilişkili olumlu
anılar bazen hatırlanamaz; bu da sevilen kişinin ölümünü kabul etmeyi ve buna uyum
sağlamayı zorlaştırır. Ergen kendisine bu travmatik kaybı hatırlatan ilişkilerden
ve olumlu etkinliklerden de kaçındığından hakkında konuşacağı, düşüneceği,
hissedeceği ve uğraşacağı alanlar daralır. Ergenin yaşamını yeniden
yapılandırması zorlaşır, normal gelişimi kesintiye uğrayabilir.**Ergenlerin bazıları stres tepkileri ve
duygusal problemler açısından daha fazla risk altında olabilirler. Örneğin;
- depremden kısa bir süre önce ya da depremde aileden
birini ya da arkadaşını kaybetmiş olanlar,destekleyici olmayan, karmaşık ya da şiddetin yer
aldığı bir aile ortamında bulunanlar,anne ve babası deprem sonrası stres tepkilerini yoğun
biçimde yaşayanlar,depreme bağlı olarak ciddi bir yaralanma geçirenler,Başkaları hakkında endişe duyan, onların yardımına
koşan; fakat kendi duygularından ve durumundan söz etmeyenler,Aşırı hareketli olup yerinde duramayanlar,Öğretmenin dikkatini çekmek için yarışan; sık sık
söz isteyen ve başkalarının sözünü kesenler,Okul kurallarına uymamakta direnenler ve bu nedenle sorun
çıkaranlar,
- Çok çabuk duygusal tepki gösterenler.Örneğin, çabuk
kızıp, çabuk ağlayanlar.
Öğretmen bazen çocukların yas
tepkilerinin farklılaştığını görebilir. Bu durum çocuklar arasındaki bireysel
farklılığa bağlı olabileceği gibi; söz konusu ölüm olayına şahit olma ya da
olmama ile de bağlantılı olabilir. Örneğin, eğer çocuğun yakını gözünün
önünde ölmüşse yaşanan bu ani şok, o andaki görüntü ve seslerin zihinde
birbirinden kopuk imgeler şeklinde asılıp kalmasına yol açar. Birey o anda bunları
birbiriyle ilişkilendirerek zihnine yerleştirecek bir durumda değildir. Bu nedenle
yaşanmış tüm görüntüler ve sesler, aynen olayın gerçekleştiği anda olduğu gibi
aniden canlanır ve bireyde korkunç bir kaygıya yol açar. Genellikle bu durumlarda yas
tutma sürecinin normal olarak yaşanması güçleşir. Diğer yandan, ölüm olayına
şahit olmayan çocuklar ve ergenler de ölümden etkilenirler. Ancak, onlar ölümle
ilgili doğrudan bir şok yaşamamışlardır. Bu şoku, yakınlarının ölümünü
öğrendiklerinde yaşarlar ve görmedikleri ayrıntıları zihinlerinde kurguladıkları
hayallerle tamamlarlar. Bununla birlikte birey, bütün bu düşündüklerini zihninde
ilişkilendirebildiği için, ölüm anına şahit olmuş kişilerde olduğu gibi yaşanan
birbirinden kopuk görüntüler zihnine hücüm etmez ve normal yas sürecinin
yaşanmasına engel olmaz. Ne var ki bu hayaller de kaygı uyandırır ve stres
tepkilerine yol açabilir. Her iki durumda da eğer kişinin yaşadığı duygular çok
yoğun ve günlük yaşamını tümüyle olumsuz bir şekilde etkileyecek türden ise
bireye özel bir ilgi gösterilmesi gerekebilir.
Stres tepkilerinin yanı sıra çocuk
ve ergenin ruh sağlığını tehlikeye atan bir diğer durum da depresyon riskidir. Depresyon stres tepkilerinden farklıdır ve farklı belirtiler gösterir.
Bunlar; yoğun bir hassasiyet, iştah kaybı, dikkati toplamada güçlük, yaşamdan
alınan zevk ve yaşama olan ilginin önemli ölçüde azalması, yorgunluk, enerji
kaybı, kendini değersiz bulma, suçluluk duyguları, umutsuzluk ve intihar
düşünceleridir.Depresif tepkiler bazen çok ciddi
olabilir ve şu sonuçlardan bazılarına yol açabilir:
- Okul başarısında ciddi bir düşüş ve öğrenme
güçlüğü,Kendini sosyal ilişkilerden uzaklaştırma,Normal yaşam etkinliklerine ilgi göstermeme,Alkol veya uyuşturucudan medet umma,Depresyonu gizlemeye çalışan davranışlar (neşeli,
enerjikmiş gibi görünmeye çalışma),
- İntihar girişimleri.***
Travma sonrasında ortaya çıkan
yukarıdaki psikolojik tepkilerin yanı sıra, çocuk ve ergenlerde fiziksel belirtiler de
görülür. Bu belirtiler, doktor tarafından tıbbi bir nedeni bulunmayan baş ağrısı,
mide ağrısı, göğüste daralma ile iştah ve sindirim sistemi (kabızlık veya ishal
gibi) sorunlarıdır. Bu fiziksel belirtiler travma sonrası yas tepkilerine ve depresyona
eşlik ederler ve genellikle de kişideki stres düzeyinin arttığını gösterirler.
Stres Tepkileri, Çocuk ve Gençlerin
Yaşamlarını Nasıl Etkiler?
Tüm stres tepkileri günlük
yaşantıyı aksatır. Depremle ilgili anılar, dikkati ve konsantrasyonu kesintiye
uğratır, öğrenmeyi ve okul başarısını ciddi bir şekilde zedeler. Deprem öncesini
anımsatan etkinlik ve ilgilerden kaçınma, ergenin bugünkü etkinliklerini, ilgilerini,
düşüncelerini ve gelecekle ilgili planlarını sınırlar. Bazen travmayı birlikte
yaşayan aile üyeleri, travmadan sonra birbirlerine travmayı anımsatıcı uyaran etkisi
yaparlar. Bu yüzden de acı çekmemek için birbirlerinden uzak durmayı tercih
edebilirler.
Uyku, konsantrasyon ve dikkat
problemleri, ders çalışmayı ve okul başarısını etkiler. Özellikle ergenler
yaşanan yoğun duygulardan uzaklaşmak için alkol ve uyuşturucu kullanabilirler.
Pervasız ve kendi kendilerine zarar verici davranışlar içine girebilirler. Bu
saldırgan davranışların yanı sıra bazen de tutarsız bir biçimde içine kapanma ve
yapabileceklerini de yapmaktan kaçınma davranışı gösterebilirler.
Stres Tepkilerini Ağırlaştıran
Faktörler Nelerdir?
- Depremi hatırlatan yerler, insanlar, görüntüler,
sesler, kokular ve bunlara eşlik eden duygular. Bu “hatırlatıcılar” yıllar sonra
bile aynı duyguları uyarabilir.
- Ani yüksek sesler, Depremin yaşandığı yer,Yaralı birini görme,Başka bir depremle ilgili haber ve görüntüler,
- Ambulans, vinç ve kepçe gibi araçlar.
- Kayıpları hatırlatan özel günler.
- Ergenin ölen kişiyle paylaştığı olaylar, bayram
doğum günü gibi kutlamalar,
- Ergenin evini ya da ailesinden birini kaybetmesi sonucu
ortaya çıkan yaşam sorunları,
- Ailenin gelirinde azalma,Ailenin diğer üyelerindeki yas ve depresyon tepkileri,Ailede temel rol ve işlevlerin değişmesi,
sorumlulukların artması,Bazı imkanların elden gitmesi (örn., spora devam
edememe),
- Korunma ve güven duygusunun kaybolması.
- Deprem sonrasında değişen yaşam koşulları:
- Sevdiği insanların yanında olmaması,
- Anne ya da babasının yasta olması,
- Anne ve babasının güç yaşam koşullarıyla
uğraşırken kendisine zaman ayıramaması,
- Değer verdiği özel eşyalarını kaybetmiş olması,
- Koşulların deprem öncesindekinden daha kötü olması,
- Tanımadığı kimselerle bir arada yaşaması.
Bir Öğretmen Olarak Depremden
Etkilenmiş Çocuk ve Ergenlere Nasıl Yardım Edebilirsiniz?
Bu türden önemli travmatik olaylardan
sonra toplumun yaralarının sarılmasında öğretmenlerin ve okulun rolü çok
önemlidir. Öğretmenler olarak sizin en önemli sorumluluğunuz, öğrencilerinizin
içinde bulunduğu duygusal durumu göz önüne alarak onlara en iyi eğitimi
sağlamaktır. Bu öğretim yılında sizler, hem kendi yaşadığınız kayıplarla başa
çıkmak, hem öğrencilerin depremin psikolojik etkilerinden kurtulmalarına yardımcı
olmak, hem de onlara normal gelişimleri doğrultusunda eğitim vermek zorundasınız. Bu
kolay bir iş değildir. Kendinizi iyice zorlanmış hissedebilirsiniz. Aşağıdaki
öneriler, önünüzdeki bu zor dönemde sizlere bir parça destek olabilir.
Önce Kendinizi Hazırlayın
Çocuklara yardım edeceğiniz için
başta sizin kendinizi iyi hissetmeniz gereklidir. Depremi siz de yaşadığınız için
aynı türden travma deneyimlerine sahip olabilirsiniz. Karşınızdaki öğrencilerin ve
ailelerinin sorunları, size kendi sorunlarınızı hatırlatabilir. Bu yüzden çocuklara
destek vermek için kendinizi hazırlamak durumundasınız:
- Diğer öğretmen arkadaşlarınızla konuşmak ve
birbirinize destek vermek için zaman ayırın.
- Fiziksel açıdan kendinize iyi bakın. Düzenli yemek
yiyin ve uyuyun. Gerekli tıbbi kontrollerinizi yaptırın. Ailenizden birinin yardıma
ihtiyacı varken başkalarına bir şey öğretmek zor bir iştir. Bu yüzden kendi
ailenizin ihtiyaçlarını karşılamak için de zaman ayırın. Kendinizi
öğrencilerinize yakından bağlanmış hissettiğiniz durumda bile belli zamanlarda aile
üyeleriniz veya arkadaşlarınızla birlikte olmaya çalışın.
Genel Eğitimsel Hedefler ve
Etkinlikler
Unutmayın ki hem siz hem de çocuklar
olan bitenden dolayı değiştiniz. Travma yaşayan çocuklar konsantrasyon, dikkat kaybı
ve davranış güçlükleri içindedirler. Bazı çocuklar içine kapanık ve çok sessiz
iken, diğerleri aşırı derecede hareketli ve saldırganca davranabilirler.
- Eğitime başlamadan önce çocukları yaşadıklarıyla
ilgili olarak konuşturun, yazdırın ve çizdirin. Tüm bu etkinlikler onların
yaşadıklarını yeniden yapılandırmalarını ve olayın üstesinden daha kolaylıkla
gelmelerini sağlayacaktır. Ancak, bizim kültürümüzde olumsuz duyguların ifade
edilmesi çok yaygın olarak gözlenmediği için depremle ilgili konuşma ve
tartışmalara katılmak istemeyen çocuklar olabilir. Onların bu isteğine saygı
gösterin ve katılmaları için zorlamayın. Bir köşede sessizce oturup konuşmaları
sadece dinleyen bir çocuk bile diğerlerinin konuşmalarından oldukça yararlanabilir.
En azından kendi tepkilerinin diğer çocuklarınkine, hatta en cesur arkadaşınınkine,
ne kadar benzediğini görüp rahatlayabilir. Bazen de sınıf içi konuşmalar
sırasında bazı çocuklar yeniden olayı yaşıyormuş gibi aşırı tepki verebilirler.
Bu durumda sınıf içi tartışmaya ara verin ya da bırakın.Öğrencilerinizi meraklı gazetecilerden koruyun.
Medyanın çocukları, öykü çıkarmak için kullanmalarına izin vermeyin.Dersleri daha kısa tutun, yavaş ilerleyin ve daha az ev
ödevi verin.Haftada bir veya iki kere dersi bir kenara bırakıp
çocukların günlük yaşamlarında karşılaştıkları sorunlar hakkında konuşun.
Özellikle ergenler bu tür durumlarda sorunlara çözüm yolları bulma ve bu
yeteneklerini geliştirmede oldukça başarılıdırlar.Çocuğun sınıf içi davranışında ve okul
başarısında gözlediğiniz herhangi bir değişmeyi tam olarak anlamak için anne
babaları okula davet edin ve konuşun. Anne ve babalardan alacağınız bilgiler size,
çocuktaki değişmenin nereden kaynaklandığını gösterebilir.
- Öğrencilerinize, yaşadıklarının zor; ancak, geçici
olduğunu ve her şeyin mutlaka yoluna gireceğini sıklıkla hatırlatın.
- Psikolojik yardıma gereksinimi olan çocukları ve
aileleri belirlemeye çalışın.Okullar, çocuklar arasında arkadaşlık,
birlik-beraberlik ve aidiyet duygularının yeniden kurulmasına yardım etmek için uygun
ortamlardır. Bayramları ve çocukların doğum günlerini kutlamak gibi etkinlikleri bu
amaçlar için kullanın.
- Okul ortamını aileleri bir araya getirmek ve
tanıştırmak için de kullanın.
Anne-babalar okulda verilecek
psikososyal eğitim ile yaşadıkları duygusal ve fiziksel tepkilerin neler olduğunu,
kendilerine normal gelmeyen bu tepkilerin aslında travma ve kayıp hallerinde ortaya
çıkan sıradan tepkiler olduğunu öğrenerek rahatlayabilirler. Örneğin, bir
travmayı birlikte yaşayan aile üyelerinin, daha sonra birbirleri için travmayı
anımsatan uyaran olduklarını ve bu yüzden de birbirlerinden uzaklaşabileceklerini
öğrenmeleri, birbirlerini daha iyi anlayabilmeleri ve destek olabilmeleri için çok
önemlidir.
- Bazı çocuklar yaşadıkları olağandışı duygulardan
dolayı suçluluk duyabilirler. Onlara bu duyguların her insanın gösterdiği doğal ve
gerekli tepkiler olduğunu söyleyin. Öğrencilerinizi rahatlatın.
- Geçmişle bağlantı kurarak kendilerini bir süreklilik
ve aynılık duygusu (yani kimlik duygusu) içinde görmelerini sağlayın. Bunun için
aşağıdaki uygulamayı yapabilirsiniz.
Çocukların en önemli
gereksinimlerinden biri benliklerindeki ve yaşamlarındaki aynılık ve süreklilik
hissini korumaktır. Bunu yapmanın birçok yolu vardır. Okullarda uygulanabilecek en iyi
yöntemlerden biri çocukların kendileri için bir yaşam çizelgesi hazırlamalarını
sağlamaktır. Bu, aşamalı olarak oluşturulan bir albüm biçiminde olabilir. Çocuklar
nerede ve ne zaman doğduklarını belirtir; yaşadıkları şehrin, köyün ve okulun,
evlerinin ve odalarının, en iyi arkadaşlarının, yapmaktan en çok hoşlandıkları
şeyin ya da en çok sevdikleri eşyanın, oyuncağın veya evcil hayvanın resmini
çizerler. İkinci bölümde ailelerinin resmini çizerler. Kendi başlarına ya da bir
aile büyüğünden yardım alarak, vefat eden kişileri de içeren bir aile albümü
yapabilir; albüme bu kişilerle ilgili özel hikayeler yazabilirler. Üçüncü bölümde
depremden sonra nerede yerleştiklerini, karşılaştıkları insanları, çadır kent
yaşamını, buradaki oyun arkadaşlarını anlatabilirler. Bunu devam ettirebilir,
yaşadıkları yeni yerleri ve tanıştıkları yeni insanları ve arkadaşları buna
ekleyebilirler. Bu etkinliğin amacı çocuklara, yaşamın sürekliliğini kavratmaktır.
Diğer bir deyişle bu süreç, çocuklara yaşamın devam ettiği ve eskiden
yapabildikleri pek çok etkinliği yeniden yapabilecekleri duygusunu vermeye çalışır.
Ancak, bu sırada bazı olumsuz duygu ve düşüncelerin kaydedilmesi gerekebilir. Bu
yüzden öğretmen, etkinlik sırasında oluşabilecek üzüntü ve benzeri olumsuz
tepkilere karşı hazırlıklı olmalıdır.
- Öğrencilerle, depremi hatırlatan uyaranlar ve bunlara
verilen tepkiler tartışılabilir.
Öğrenciler bu hatırlatıcıları
kağıda dökebilir ya da bunların resmini çizebilirler. Bunlar arasından bazılarını
seçerek sınıfta, özel oturumlarda ele alabilirsiniz. Çocuklara, depremi hatırlatan
bir uyarıcıya maruz kaldıklarında duygusal destek almak ya da kendilerini güvende
hissetmek için ebeveynlerine, öğretmenlerine, güvendikleri büyüklerine,
kardeşlerine ve arkadaşlarına başvurmalarını öğretebilirsiniz. Çocukların,
depremi hatırlatan gereksiz hatırlatıcıları azaltmak için hangi yollara
başvurduklarını, sınıf içinde tartışmalarını ve birbirlerinden işe yarayan
yolları öğrenmelerini sağlayabilirsiniz. Bunlarla başedemeyen çocukları ise bir
uzmana yönlendirmelisiniz.
Öğrenciler Karşısında Kendi
Tepkilerinizi Nasıl Kontrol Edebilirsiniz?
Öğretmenler de duygularını ifade
etmelidirler. Önemli olan samimi olmaktır. Dikkat etmeniz gereken nokta, kişisel
deneyimlerinizle ilgili detaylardan söz ederken öğrencilerinizde yeni travmatik
endişeler uyandırmamaktır. Öğrenciler, öğretmenlerinin tepkilerini de tıpkı kendi
ana babalarınınki gibi yakından izlerler. Bu nedenle çocukların aktardıklarına
karşı tepki göstermeniz gerekirse, dürüst olun. Onları yargılamayın. Çocuklar
için önemli olan sizin bununla başedebilecek güçte olmanız ve bunu onlara
gösterebilmenizdir. Böylece çocuklara yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, hissedilen
artçı bir depremin ardından korku ve endişenizi çocuklarla paylaşabilir; aynı
zamanda da almaları gereken önlemler konusunda konuşabilirsiniz.
Öğrencilerin Sınıf İçi
Davranışlarında Ortaya Çıkan Değişiklikler Nelerdir?Bunlarla Nasıl Başaçıkarsınız?
- Travma geçirmiş çocuklar okulda ve okul arkadaşlarına
karşı sinirli olabilir ve saldırgan davranışlar gösterebilirler.
- Çocuklarda artarak görülen sinirli ve saldırgan
davranışlarla başedebilmek öğretmenler için özellikle zordur. Bu değişikliklerin
bazıları travma sonrası stres tepkileridir. Bazıları da özel travma
hatırlatıcılarına karşı verilmiş tepkiler olabilir. Örneğin, ebeveyninden birini
kaybetmiş bir genç, arkadaşlarının kendi ana babalarıyla ilgili sorunları
tartışmalarından rahatsız olabilir. Kendisi üzüntü duyduğu gibi arkadaşlarına da
kızabilir.Daha küçük çocuklar kızgınlıklarını ve diğer
yoğun duygularını oyunlarda ortaya çıkarabilirler.
- Sinirli, uyumsuz ya da saldırgan davranışı ortadan
kaldırmanın en iyi yolu, çocuklardan beklenen davranışların neler olduğunu onlarla
açık açık konuşmaktır. Aynı zamanda deprem gibi bir travmayı ve kayıpları
yaşadıktan sonra davranışları kontrol etmenin ne kadar zor olduğunu da
öğrencilerinizle tartışın. Davranışlarını nasıl daha iyi kontrol edebilecekleri
ve kontrol edemedikleri durumlarda da öğretmenlerinden nasıl destek alabileceklerini
söyleyin. Neden kızdıklarını arkadaşlarına anlatmalarının da yararlı
olabileceğini anlatın. Böylece birbirlerine nasıl yardım edebileceklerini de
öğrenmiş olurlar.
- Çocuklar yaşlarına uygun olmayan davranışlar
sergileyebilirler.
- Çocuklar faaliyetler sırasında diğer aile üyelerinden
ya da öğretmenlerinden ayrılmaktan korkabilirler. Öğretmenlerine daha bağımlı hale
gelirler, bireysel olarak çalışmakta, hatta okula gelmekte zorlanabilirler. Bazen
gençlerde bile bu tür ayrılma korkusu görülür. Yaşadıkları bunca olaydan sonra
çocuklarından ayrılmak anne ve babaya da zor gelebilir ve bu durum çocukların
ayrılık kaygılarını bir kat daha artırabilir.
- Daha küçük çocuklar parmak emme ya da bir oyuncağa
bağlanma gibi bebeklik çağına özgü, kendi kendini yatıştırma yöntemlerine
başvurabilirler. Çocuklarda altını ıslatma ya da büyük abdestini kaçırma
görülebilir.
- Yaşa uygun olmayan davranışları ortadan kaldırmanın
en iyi yolu çocukla ya da gençle beraber, davranışın daha önceki düzeyine dönmesi
için bir program uygulamaktır. Günlük travma hatırlatıcılarının ve yaşanan
gerilimlerin bu davranışların ortaya çıkmasındaki katkısı da bilinirse düzelmeyi
sağlayan gerçekçi bir program uygulanabilir.
- Çocuklar içlerine kapanabilir ve aşırı sessiz
olabilirler.
- Bazı çocuklar içine kapanır ve aşırı sessiz olur.
Sınıfta hiçbir sorun yaratmazlar; ancak depresyona girmiş olabilirler. Aşırı
saldırgan çocuklar gibi bunların da ortaya çıkarılması ve yardım alması gerekir.
Sınıf içi etkinliklere katılabilmek ve arkadaşlarıyla bir arada olabilmek için
yardıma ihtiyaçları vardır. Bu çocuklar güven duygusu hissetmeli ve teşvik
edilmelidir. Onlar için özel zaman ayırın ve geçmişteki deneyimleri ve kayıpları
ile ilgili süregelen endişeleri konusunda sizinle konuşmalarını sağlayın. Kendi
hallerine bırakırsanız çevreden izole olur, çalışmalarında geri kalır, sosyal
becerilerini geliştirme ve normal sosyal faaliyetlere katılma konusundaki fırsatları
kaçırırlar.
- Çocukları vaktinden önce etiketlemekten kaçının.
- Bir çocuğa ya da gence, “sorun çıkaran”
“suçlu”, “ağır öğrenen” “öğrenme özürlü”, “güdüsüz” ya da
“okula karşı ilgisiz” olarak etiket koymak kolaydır. Önemli olan, travmanın,
kaybın ya da güçlüklerin okul başarısı ve davranışları üzerindeki etkisini
anlamaktır. Uygun yardım sağlandığında bu sorunların çoğu çözülebilir.
- Travma geçiren çocukların çoğu rahat uyku uyuyamaz.
- Bir travmadan sonra çocuklar çoğu zaman en ufak seste
uyanır ve tekrar uyumakta güçlük çekerler. Özellikle gün içinde travmayı
hatırlatan uyarıcılara maruz kalmışlarsa; uykuları daha da düzensizleşir, kabus
görürler ve dinlenemeden uyanırlar. Yorgun çocuk, konsantre olamaz ve iyi öğrenemez,
arkadaşları ya da öğretmenleri onu sinirlendirir. Bu sorunlardan biriyle
karşılaşırsanız çocuğun, anne babasından ya da yakınlarından uykusu hakkında
bilgi alınız ve okula yorgun geldiğini onlara bildiriniz. Uykusunu zorlaştıran
hatırlatıcılar konusunda ana-babaya bilgi veriniz ve çocuk yatarken ya da gece
uyanınca ona duygusal ve fiziksel destek vermelerini öneriniz. Gerekirse bir uzmandan
yardım isteyebileceklerini hatırlatınız.
- Çocuğun hayatında görülen ve çocuğu etkileyebilecek
yeni gelişmeler ya da değişikliklerle ilgili bilgi alın ve aile üyeleriyle ilgili
yeni bilgi toplayın.
- Ana-babaların ve çocukların sizi bilgilendirmelerini
sağlayacak bir yöntem bulun. Günlük programa başlamadan önce vakit ayırıp
ana-babaların sizinle konuşmasını sağlayabilirsiniz. Öğle saatinde veya okul
dışında çocukların içinde bulundukları durumla ilgili olarak sizinle
konuşmalarına imkan tanıyabilirsiniz. Önemli olan, ailelere ve çocuklara konuyla
ilgili olarak sürekli bilgilenmek istediğinizi ve durumun okul başarısı üzerindeki
etkilerinin farkında olduğunuzu göstermektir. Örneğin, çocuk aileden biri ile ilgili
üzücü haberler getirirse onun ödevini ya da sınavını kısa bir süre
erteleyebilirsiniz.
- Özellikle depremden büyük yara almış, kayıplara
uğramış ya da olumsuz koşullara maruz kalmaya devam eden çocuklarda bu tepkiler uzun
süre devam edebilir. Hazırlıklı olun.Çocuklarda aylar ya da yıllar sonra tepkilerin tekrar
görülebileceğini bilin. Örneğin, depremin yıldönümünde ya da bir başka deprem ya
da ölüm haberleri karşısında çocuklar tepki gösterebilirler. Çocukları ve
gençleri bu duruma karşı hazırlayabilirsiniz. Onlarla önceden konuşarak bu
tepkilerle başedebilmek için ne yapabileceklerini belirleyebilirsiniz. Ayrıca ana
babaları ve okul arkadaşlarını da bu sırada çocuğa gereken destek konusunda
bilinçlendirebilirsiniz. Bir taraftan okul başarısında ya da davranışlarında
görülebilecek geçici değişikliklere karşı hoşgörülü olurken, diğer yandan da
aynı davranışlara sınır koymak ve normal çalışmaya dönüş için çocuğa belli
bir zaman tanımak yararlı olur.
- İyileşme haftalar, aylar ya da yıllar içinde aşamalar
halinde meydana gelir. Bazı çocukların ya da gençlerin diğerlerine göre daha yavaş
ilerleme göstermesi ve zaman zaman gerilemesi cesaretinizi kırmamalıdır.
- Gençleri okul sonrası etkinliklerle meşgul ederek
onların okula ve sosyal yaşama yeniden katılmalarını sağlamak çok önemlidir.
- Deprem sonrası yaşanan bazı tepkiler gençlerde kaza ve
yaralanmayla sonuçlanan riskli davranışlara (örneğin aşırı hızlı motorlu araç
kullanmak, tehlikeli oyunlar oynamak), uyuşturucu ve alkol kullanımına ve suç işleme
eğilimi gibi pervasız davranışlara yol açabilir. Gençler saldırgan düşünce ve
duygular içinde olabilirler ve genellikle bu duygularla baş etmeye hazırlıklı
olmayabilirler. Pervasız ve saldırgan davranış eğilimleri konusunda gençleri uyarmak
ve buna yol açan faktörlerin genellikle kayıp ya da travma ile ilgili hatırlatıcılar
olduğunu vurgulamak önemlidir. Gençlere ne kendilerine ne de yakın arkadaşlarının
başına bir daha böyle bir felaketin gelmeyeceği konusunda güvence vermek ve eğer
varsa intihar ile ilgili düşünce ve planlarını sizlerle paylaşmalarını sağlayacak
kadar yakın ve güven dolu bir ilişki kurmak önemlidir.
- Gençlerin bu güçlüklerle başetmelerini
kolaylaştıracak yollardan biri, travma ve kayıplarıyla ilgili tepkileri üzerinde
konuşma gereksinimlerini karşılamak ve onları kendileri için anlamlı olan projeler
içinde çalışmaya yönlendirmek olmalıdır. Örneğin, kaybı olan ergenler,
yaşlılara, küçük çocuklara veya engellilere yardım eden kurumlarda gönüllü
görev alabilirler. Ergenlere spor ve diğer sosyal etkinlikler için de fırsat
tanınmalıdır. Gençleri yardım faaliyetlerine ve diğer sosyal etkinliklere
yönlendirerek, onların özgüvenlerini yeniden kazanmalarına yardımcı olun.
Normal Gelişimi Sağlamak ve
Sürdürmek
Öğrencilerin bir çoğu ölüm veya yer
değiştirme gibi nedenlerle arkadaşlarını kaybetmiş olabilirler. Bu yüzden
çocuklara yeni arkadaşlıklar kurma ya da kesintiye uğrayanları yeniden başlatma
yönünde yardımcı olunmalıdır.
- Depremde olan bitenlerin sonucu olarak yaşamlarında ve
özellikle de okul yaşantılarında nelerin değiştiğini çocuklarla konuşun. Günlük
sorunlarını öğrenin ve çözmelerine yardımcı olun.Deprem sonrası koşullarda çeşitli etkinlikler için
hangi fırsat ve imkanların var olduğunu öğrenip bulmalarına yardımcı olun.
- Yapılandırılmış sınıf içi etkinlikleri kullanarak
çocukların ilgilerini, hobilerini ve amaçlarını öğrenebilir ve daha sonra
kendilerine uygun etkinliklere nasıl ulaşabilecekleriyle ilgili problemleri
çözmelerine yardımcı olabilirsiniz.
- Akran ilişkileri kurma ve olumlu sosyal becerileri
geliştirmeleri yönünde destek verebilirsiniz.
Temel öğretimin önemli
hedeflerinden biri çocuklara arkadaşlık kurma ve ortak bir amaç için işbirliği
içinde çalışma gibi önemli sosyal becerileri kazandırmaktır. Sınıf ortamı, yeni
arkadaşlıklar kurmak için çok uygundur. Bunu kolaylaştıracak bazı yollar da
vardır:
- Duvar resmi çizme. Çocuklar 4 ya da 5 kişilik
gruplar oluşturarak duvar resimleri çizebilirler. Örneğin şehirlerinin gelecekte
nasıl olmasını istediklerini resmedebilirler.
- Grup tartışması. Yine bir kaç kişilik gruplar
halinde, birer konu seçip tartışabilirler. Bir çocuk tartışmayı yönetirken diğeri
ortaya çıkan fikirleri yazabilir, bir başkası herkesin fikrini söyleme fırsatı
bulup bulamadığını kontrol edebilir ve bir öğrenci de sunucu rolü üstlenerek
tartışmayı sınıfa özetleyebilir. Tüm öğrenme yaşantıları bir grup
çalışmasıyla tamamlanabilir. Örneğin farklı gruplar, bitkinin farklı düzeylerdeki
ışık altında büyümesini gözleyebilir ve her grup kendi deneyindeki gelişmeleri
yazarak sınıfa sunabilir.
Yukarıdaki türden olumlu-sosyal
etkinlikler özellikle travma yaşamış çocuklar için önemlidir. Çünkü bu çocuklar
yaşadıklarından dolayı kendilerini farklı, yalnız ve diğer çocuk gruplarının
dışında hissetmektedirler.
Sınıf Disiplinini Sağlama
Travma yaşamış çocukların sorun
davranışlarıyla baş etmelerine yardım etmek, ve sınıf disiplinini sağlamak özel
uygulamaları gerektirir. Öğrenciler, deprem gibi bir travmadan
sonra yoğun utanma ve suçluluk duyguları içinde olabileceklerinden sınıf içi
kurallara uymadıklarında, hakaret içeren azarlama ve yüzleştirmelere başvurmak uygun
bir yol değildir. Bu durumlarda anlayışlı olunmalıdır. Gerektiğinde küçük
çocuklara kısa bir mola verdirmek daha büyük olanlara ise sınıf içi kuralları
izlemenin kendisine niçin zor geldiğine dair bir paragraf yazmasını istemek çok daha
yararlıdır. Böylece çocuklar hissettikleri üzerinde düşünebilir ve kendilerini
daha iyi anlayabilirler.
Travma geçirmiş çocuklar kendilerine
depremde yaşadıklarını hatırlatan ani uyaranlar karşısında kolaylıkla huzursuz
olabildikleri, kaygılandıkları, utandıkları, ağladıkları veya öfkelendikleri
için, bu öğrencilerin söz konusu uyaranlardan kısa bir mola ile uzak tutulmaları, bu
duyguları yaşamalarını önleyecektir. Örneğin, annesini kaybetmiş bir çocuk,
arkadaşının, farkında olmadan sarf ettiği ve kendisine annesini hatırlatan bir
sözü karşısında ağlayabilir veya kızabilir. Çocuk tam ağlayacakken onu oradan
uzaklaştırarak soluklandırmak ve çok kısa bir süre yalnız kalmasını sağlamak, bu
duygularla baş etmede doğru stratejileri anlaması ve kazanması için yardımcı
olacaktır.
Aşırı hareketli çocuklarla baş
etmede özel teknikler:
- Verdiğiniz ödevleri bu çocuklar için küçük
parçalara bölün. Örneğin üç sayfalık matematik problemlerini sayfa sayfa verin ve
her birini tamamladığında ödüllendirin.
- Fiziksel olarak aktif olabilecekleri fırsatlar yaratın.
Bunu sınıfın da yararına olabilecek şekilde okul rutinleri içinde yapabilirsiniz.
Örneğin, bir iş için bir yerlere gönderin, sınav kağıtlarını ona dağıttırın
ve toplattırın, teneffüslerde öğretmenin yardımcısı rolünü verin.
- Ders planını yaparken sözel materyale görsel bilgi ve
ipuçları da ekleyin
- Yönergeleri tekrarlayın. Örneğin ev ödevlerinin
deftere tam olarak yazılıp yazılmadığından emin olun.
- Her fırsatta onların enerjilerini olumlu etkinliklere
yönlendirip hem olumlu yönde harcamalarını sağlayın hem de kendilerine olan
güvenlerini pekiştirin.
Son olarak bu kitapçıktan
edindiğiniz bilgiler, travma yaşamış öğrencinizin sorunlarını anlamada ya da
çözümlemede yeterli olmadığında, öğrencinizin durumunu mesai arkadaşlarınızla
tartışın ve en uygun çözümü ve öğrenciye en yararı dokunacak uygulamayı bulmaya
çalışın. Ancak, yine de sonuç alamadığınız durumlarda mutlaka bir uzmana
başvurun.
* Ayrıntılı
bilgi için Türk Psikologlar Derneği, “Depremin Psikolojik Sonuçlarını Tanıma ve
Hafifletme” (4. Baskı) adlı el kitabına bakınız. Sf. 11-17.** Ayrıntılı
bilgi için Türk Psikologlar Derneği, “Depremin Psikolojik Sonuçlarını Tanıma ve
Hafifletme” (4. Baskı) adlı el kitabına bakınız. Sf. 31-40.
*** Ayrıntılı
bilgi için bkz. “Türk Psikoloji Bülteni” Psikoloji ve Medya: İntihar. 2(5),
Kasım, 1996.
Kaynaklar:“Children, Stress, and Natural
Disasters: School Activities for Children." University of Illinois Cooperative
Extension Service, June, 1995.
FEMA for kids: Resources for teachers. “School
Intervention Following a Critical Incident” 1990. http://www.fema.gov/kids/tch_cope.htm
“Teacher Information Booklet”
(UNICEF- Psychosocial Project Kosovo) Trauma Psychiatry Program, University of California,
Los Angeles.June, 1999.
Türk Psikologlar Dernegi'nin eski çalışmalarından yararlanılmıştır. |
|