|
|
|
Afet Bölgelerinde Çalışan Yardım Ekiplerinin Karşılaşabilecekleri Psikolojik Sorunlar ve Bazı Çözüm Önerileri |
|
|
Ulusça çok büyük bir felaket
yaşadık. Bu felaketten hemen sonra, sizler deprem bölgesindeki insanlarımıza
yardımcı olmak üzere koşup geldiniz ya da yöredeki görevlerinizin başına dönerek
çalışmalara katıldınız. Hepimiz sizlere müteşekkiriz.
İçine girdiğiniz ortam ilk anda bir
kaostu. Bir kitlesel şok yaşanıyordu. Çevreniz kargaşa, tahribat, ölüm, yaralanma,
afetzedelerin çoluk çocuk çığlıkları ile, korkuları, gözyaşları, öfkeleriyle,
karamsarlıkları, suçlulukları ve pişmanlıklarıyla sarılmıştı. Siz de bu
duygular arasından kendinize düşen payı aldınız. Bunların bir kısmı halen devam
ediyor olabilir, bir kısmı da belki biraz olsun hafiflemiştir. Ama çalışmalarınız
durmaksızın sürüyor, epey bir zaman daha sürecek gibi görünüyor. Bu yüzden bu
broşür aracılığıyla sizlere ulaşmak istedik.
Şunu unutmayın!
Bir afet ortamının olumsuz koşulları
içinde, uzun saatler, durmak dinlenmek bilmeksizin, doğru düzgün uyumadan, beslenmeden
saatlerce zorlanarak çalışmak çok zordur. Yardım ekiplerinin kendilerinin de bu yük
ve acılar altında ezilerek “ikincil düzeyde afetzede” olma ihtimalleri çok
yüksektir. Bu ihtimali azaltmak için kendi kendinize yapmanız gereken bazı
faaliyetleri aşağıda bulacaksınız. Bu şekilde, çok önemli ve bir anlamda da
kutsal işinizle ilgili sorumluluklarınızı daha iyi yerine getirebilirsiniz.Stresinizi hafifletici bazı yollar,
sandığınız kadar zor ya da zaman alıcı değildir. Bunlar, tek başınızayken ya da
grup olarak yapabileceğiniz, pratik, ama etkililiği bilimsel araştırmalarla da
kanıtlanmış yöntemlerdir. İşinize yarayabilir:
- Bir yemek arası verdiğinizde, açık havada 20 dakika
kadar hızlı bir yürüyüş yapın ya da 10 dakika koşun;
- Açık havada derin derin soluk alıp verme egzersizleri
yapın;
- Açık havada kültür-fizik egzersizleri yapmaya
çalışın;Bulunduğunuz bölgede diğer afetzedeler için
sağlanmış bir eğlence etkinliğine katılın;
- Olanaklar ölçüsünde iyi beslenin;
- Fazla miktarda kafein tüketmeyin;Alkolden uzak durun;Bir grupla birlikte iseniz akşamları bir süre bir araya
gelip, sizi üzen ya da mutlu eden bazı olayları ve duygularınızı birbirinizle
paylaşın, birbirinize destek olun;Sınırlarınızı bilin. Kendinizin de “etten
kemikten oluşmuş bir insan” olduğunuzu unutmayın. Kendinizden gerçekçi beklentiler içine girin;
- Sizinle birlikte çalışan bir arkadaşınızla ya da
civardaki bir ruh sağlığı uzmanıyla kısa da olsa mutlaka konuşmaya
çalışın.
Bu saydığımız önlemleri almanız
çok önemlidir çünkü sizler farkında olmasanız da yaşadığınız stresi bir kat
daha arttıran aşağıdaki gibi bazı nedenler vardır:
- Bazı durumlarda sizler de ölüm tehlikesiyle burun
buruna gelmiş olabilirsiniz;İnsan acısını dindirmeye, hayat kurtarmaya ya da
afetzedelerin ruhsal açıdan da incinmelerini en aza indirmeye çalışırken, afete
maruz kalmış merkezlerdeki çalışma koşulları sizi zorluyor olabilir;Eğer aynı bölgede kalmıyorsanız, görev
yaptığınız yöreye kadar her gün uzun mesafeler katetmek durumunda olabilirsiniz; Normal zamanlarda derdinizi paylaştığınız aileniz,
yakınlarınız arkadaşlarınız yanınızda değildir. Onların ne durumda olduğunu
merak ediyor olabilirsiniz;Ekiplerinizin başına getirilen “yöneticiler”in ya
da ekip başlarının yöneticilik tarzları farklı farklı olabilir;Durumun aciliyeti nedeniyle bazı kararlar bazan sizlere
hiç danışılmadan alınabilir, kararlarda tutarsızlıklar olabilir, sizlere hiç
bildirilmeyebilir;Sorumluluk duygunuz, “herşeye yetişmeliyim”,
“herkese yardım etmeliyim”, gibi düşüncelerle sınırlarınızı gereğinden fazla
zorlayabilir, o ana kadar yaptıklarınızı yeterli bulmayabilirsiniz;Bir yanda yapılacak daha onca iş olduğunu görerek o
güne kadar yaptıklarınızı küçümseyebilir ya da tamamen gözardı edebilir,
katkılarınızın farkında olmayabilirsiniz;
- Afet bölgeleri beslenme, barınma ve temizlik
açısından son derece olumsuz koşullara sahip olabilir.
Bütün bunlar bir afet/felaket
ortamında ortaya çıkan durumlardır. Bu durum, dünyanın her yerinde öyle ya da
böyle aynıdır.
Araştırmalar, bu tür afet
zamanlarında başkalarının yardımına koşan insanların pek çoğunun, kendilerini
kendilerinin dışında bir şeylere adayabilen, fazlasıyla verici, kendilerini kolayca
başkalarının yerine koyabilen ve iş yapmaya dönük kişilik yapısına sahip insanlar
olduklarını göstermektedir. Bu yüzden, afet bölgelerinde çalışan gönüllüler ve
diğer yardım personeli, deprem gibi bir felaketi yaşamış insanlara yardımcı olmaya
çalışırken, onlarla fazlasıyla özdeşleşip tükenme ihtimalleri çok yüksektir.
- Fiziksel ve psikolojik tükenme durumlarında, insanlarda
en sık ortaya çıkan duygu, yoğun bir “öfke”dir; Olaylara olumlu yaklaşma yeteneğinizi yitirebilir,
karamsarlık girdabına kapılabilirsiniz;Kendi öfkeniz böylesine yoğunken, diğer kişilerin
(sizinle birlikte çalışan diğer yardım ekibi üyelerinin, afetzedelerin, yöredeki
idari görevlilerin, medyanın, vb.) sizinkilere benzer nedenlerle yaşamakta oldukları
öfkeye tahammülünüz kalmaz;Onların öfkelerini de, yaşadıkları
“tükenmişlik” durumunun bir sonucu gibi görmek yerine, kendi üstünüze
alınabilir ve “Bana bu şekilde davranmaya hakkı yok” diye düşünerek daha
da çok öfkelenebilirsiniz;Çevrenizdeki acı çeken insanları gördükçe,
kendinizin yara bile almadan kurtulmuş olmanız, bir süre sonra daha iyi yaşam
koşullarına dönecek olmanız, sizde suçluluk duyguları uyandırabilir;Her şeye yetişmek isteyip, yetişemediğiniz için
yoğun bir çaresizlik ve kaygı duyabilirsiniz. Hele yoğun kayıpları olan kişilerle
çalışıyorsanız, yaşadığınız çaresizlik, kontrolü kaybetmişlik duygularınız
bir kat daha artar;Yardım etmeye çalıştığınız kişiler çocuksa, o
güne kadar sizi ayakta tutan varsayımlarınız, değerleriniz altüst olabilir, isyan
noktasına gelebilirsiniz;Kendi çocukluğunuzdan kalan korkularınız ve
fantezileriniz yeniden canlanır. Yardım etmeye çalıştığınız bu kişilere aniden
bağlandığınızı görebilirsiniz. Böylece, onlardan ayrılmak size güç gelebilir;Onların acı çeken görüntüleri gözünüzden, sesleri
kulaklarınızdan, o ortamdaki kokular burnunuzdan gitmeyebilir. Tüm duyu
organlarınızla yaşadıklarınız zihninizde tazeliğini koruyabilir; Hele kurtarma ekipleri arasında enkaz altından cansız
bedenler çıkarmak durumunda kaldıysanız, bu durum daha da rahatsız edici olup,
sizleri geceler boyu uykusuz bırakabilir;
- Geri döndüğünüzde yaptıklarınızı yetersiz
bulabilir, kendinize eskisi gibi “normal” bir yaşama dönme şansı tanımayabilir,
oraya tekrar gitme isteği yaşayabilirsiniz
Bunların hepsi normal duygular,
düşünceler ya da yaşantılardır. Ancak çok uzun sürdüklerinde sizi işlevinizi
göremez hale getirir.
Unutmayın!!
Sizler gönüllü ya da görevli kurtarma
ve yardım ekipleri olarak, afete uğramış bu kişilere kendinizi, sevginizi ve ilginizi
armağan ediyorsunuz. Eğer siz de bu felaketin bir mağduru haline gelirseniz yardımcı
olmak yerine yardıma muhtaç hale gelebilirsiniz. Böylece, depremzedeler de içinden
geçtikleri bu çok zor dönemde, onlara sağladığınız ve sağlayacağınız bu
imkanlardan mahrum kalacaklardır.Bu korkunç deprem, sizin, böylesi bir
felaketle, bunca ölüm, yaralanma, yıkıntı ve acıyla ilk kez karşılaşmanız
olabilir. Bu tür olaylar her gün karşılaşmadığımız türden hayat gerçekleridir.
Başaçıkmamız için gerekli olan becerilerimizi bir gecede geliştirmek mümkün
değildir. Her birimizin içinde, yardım vermekte olduğumuz herhangi bir afetzedenin,
kendimiz ya da sevdiğimiz bir yakınımız olabileceğine ilişkin, bilinçaltı bir
korku vardır. Yaşadığınız bu duyguları farketmeniz, yoğunluğunu ve şiddetini
anlamanız, kabullenmeniz ve bu duyguları birileriyle paylaşmanız çok ama çok
önemlidir.Bu tür afetler sırasında, kendimizi de
şaşırtan bir şekilde insanüstü bir çabayla çalışsak da yaptığımız işin
doğası gereği yaşanan yoğun stres, bir süre sonra kendini gösterecektir. Kendimizi
yorgun, şaşkın, acılar içinde ve korku dolu hissetmeye başlayabiliriz. Böylesi bir
stresin üzerimizde yapacağı etkileri anlayıp, başetme yollarını araştırmamızın,
hem kendimizi korumak, hem de bu sayede çevremizdekilere daha fazla yararlı olmak
açısından kritik önemi vardır.
Yöneticileriniz, ekip başlarınız,
sizlerin dinlenmenizi ve kendinize biraz zaman ayırabilmenizi sağlamak amacıyla,
çalışma programlarında düzenlemeler yapacaklardır. Ancak eğer bu düzenlemede sıra
size gelmeden önce de böylesi bir zamana ihtiyaç hissediyorsanız, kendilerine gidip bu
dileğinizi belirtin. Onlar da bunun önemini kavrayacak ve olanaklar ölçüsünde size
bu “kendini yeniden toplama” süresini tanıyacaklardır. Eğer görevinizde bir
değişklik ihtiyacı içindeyseniz, bunu da kendilerine iletebilirsiniz. Yardım ve
destek vermekte olduğunuz kişilere kısa sürede bağlanabileceğinizden,
sorumluluklarınızı geçici bir süre için de olsa başkalarına devretmek size zor
gelebilir. Bunu yapmak istemeyebilirsiniz. Ancak, bu iş ne kadar zor olsa da nöbet
süreniz bitince, ara verin ve yeniden enerji toplamak ve işinizin başına dönmek
üzere dinlenin.
Unutmayın!!!
Kendinizi de korumaya çalışmanız
bencillik değil, hem kendinize hem de yardım vermeye çalıştığınız kişilere
borcunuzdur. Yardım etmeye giderken yardıma muhtaç hale gelmeyiniz.
Türk Psikologlar Dernegi'nin eski çalışmalarından yararlanılmıştır. |
|