|
|
|
Deprem, Kayıplarımız ve Yas
|
|
|
17 Ağustos 1999’da
yaşadığımız ve ulusça hepimizi yasa boğan depremden sonra, çok sevdiğiniz bir ya
da bir kaç yakınınızı kaybetmiş olabilirsiniz. O günden bu yana da yaşam size çok
zor geliyor olabilir. “Onlar olmadan yaşayamam”, “Onlarsız hayatın anlamı
yok!” gibi düşünceler içinde olabilirsiniz. Kuşkusuz yaşadığınız bu yoğun ve
dayanılması çok güç acıyı en iyi kendiniz bilirsiniz. Çevrenizdeki yakınlarınız
ne kadar paylaşmaya çalışsa da, “ateş en fazla düştüğü yeri yakar”.
Bununla beraber, bu
alanda uzun yıllar çalışmış ve dünyanın çeşitli yerlerinde araştırmalar
yapmış olan uzmanların ortaya çıkardığı bazı bulguların da işinize
yarayabileceğini umuyoruz: Eğer kendinize karşı biraz sabırlı olursanız,
düşüncelerinizin zaman içinde, “Onlarsız yaşayamam” dan, “Onları çok, ama
çok özlüyorum”a, “Aklıma geldikçe hala çok acı çekiyorum” a dönüştüğünü; bir zaman sonra da, “Onların anılarının varolabilmesi için
benim yaşamam gerek” diyebildiğinizi göreceksiniz.Sevdiklerimizin
kaybından sonra yaşadığımız yas tepkisi çok doğal ve olması gereken bir duygudur.
Sevdiği bir insanı kaybettikten sonra, hiç bir şey olmamış gibi yaşamaya
çalışmak, bir insanın kendine verebileceği en büyük zararlardan biridir.Yakınını kaybetmiş
biri olarak, aşağıdaki bedensel, düşünsel, duygusal ve davranışsal tepkilerin
bazılarını göstermiş ve bazılarını da hala gösteriyor olabilirsiniz:
- Olay anında bir şok ve uyuşma duygusu
hissetmiş olabilirsiniz.Sevdiğiniz insanın öldüğüne/ bu
olayın gerçek olduğuna inanamıyor olabilirsiniz.Onun ölümüne engel olamadığınızı
düşündüğünüz ve ölüm gerçeği ile yüz yüze geldiğiniz için yoğun bir
çaresizlik duygusu içine girebilirsiniz.Yaşadığınız acı içinde kendinizi
çok yalnız hissedebilirsiniz.Kaybettiğiniz yakınınızın yüzü,
gözünüzün önünden gitmiyor olabilir.Her türlü olay, bir isim, bir kıyafet,
belirli bir yaştaki bir kişi, bir şarkı, bir yer, o yakınınızla ilişkili
gördüğünüz her şey, size onu hatırlatabilir.Kimileri resimlerine bakamaz, kimileri ise
resimlerine bakarak rahatlayabilir.
- Onları kurtaramadığınızı
düşünüp, kendinize ve diğer insanlara öfke duyabilirsiniz.
- Kendinizi ya da başkalarını
suçlayabilirsiniz.Herkesin bu tür olaylarla başa çıkma,
kendini rahatlatma yolu farklı olabilir. Ama siz doğal olarak kendi derdinizle
yoğrulduğunuzdan, herhangi birinin sizinkinden daha farklı olan “kendini teselli
yolu” sizi öfkelendirebilir.
- Kayıpları olmayan insanların gülüp
eğlenmeleri size dokunabilir.
- “Keşke”lerle başlayan cümlelerle
yakınınızı kaybetmeden önce yaptığınızı ya da yapmadığınızı
düşündüğünüz bir şeyden ötürü pişmanlık duyabilirsiniz.Kaybettiğiniz kişiyi çok özlüyor
olabilirsiniz.Karamsarlık yaşayabilir, hiçbir şey
yapmak istemeyebilirsiniz.Gerginlik ve tedirginlik içinde,
yerinizde duramıyor olabilirsiniz.Aklınızı işinize veremeyebilirsiniz.Sabahları yataktan kalkmada güçlük
çekebilir, kendinizi sürekli yorgun hissedebilirsiniz.İştahınızda azalmalar ya da artmalar
olabilir. Uykusuzluk, konsantrasyon güçlükleri
çekebilir ya da aşırı uyuyabilirsiniz.Boğazınızda bir yumru hissi,
göğsünüzde ağrı olabilir. Ağlamak istediğiniz halde ağlayamayabilirsiniz.Alkol ya da ilaçlara başvurmuş ya da
başvurmayı düşünüyor olabilirsiniz.Umutsuzluk içinde olabilir, içinizde bir
boşluk hissedebilir, kendinizi değersiz olarak görebilirsiniz.Kendi ölümünüzü düşünüp korkuya
kapılabilirsiniz.Başınıza gelen bu olayın büyük bir
haksızlık olduğunu düşünebilirsiniz.Bunun neden bir başkasının değil de
sizin başınıza geldiğini sorup, bir anlam vermeye çalışıyor olabilirsiniz.Yaşadığınız acının, herkesin
yaşadığından daha fazla olduğunu düşünebilirsiniz.İçinize kapanmak isteyebilirsiniz.Sorumluluklarınız arttıkça, neye
nereden başlayacağınızı bilemeyebilirsiniz.Zaman içinde, duygularınızın
yoğunluğunun azaldığını sandığınız ve tam bu kaybı kabul etmeye
başladığınız bir sırada, başta hissettiğiniz acılar aynı yoğunlukta geri
gelebilir.Çevrenizdeki kayıpları olan kişilerin
daha iyi durumda olduğunu görüp sizin acınızın hiçbir zaman hafiflemeyeceğini
düşünebilirsiniz. Geleceği düşünmek çok zor gelebilir.
Şimdiki zaman da çok acı vericidir. Bu yüzden sürekli olarak geçmiş üzerinde
durabilirsiniz.
- Kaybettiğiniz kişi ile bağınızın
sürdüğünü hissetmek amacıyla, o hayattayken birlikte yaptığınız şeyleri
sürdürmek, hala varmış gibi, yaşadığı mekanın düzenini korumak, sofrada ona da
yer ayırmak,vb. davranışlar içine girebilirsiniz.
Bu duyguların,
düşüncelerin ve bedensel tepkilerin hepsi çok normaldir ve tüm dünyada yaşayan
insanların bu tür kayıplar karşısında gösterdiği evrensel tepkilerdir. Ancak bu
tepkilerin dozunun ne olduğu ve gündelik yaşamınızı sürdürmenizi engelleyip
engellemediği de çok önemlidir. Eğer söz konusu tepkileriniz çok yoğunsa ve
gündelik yaşamınızda büyük aksamalara yol açıyorsa, bir uzmandan yardım
almanızda yarar olabilir. Özellikle alkol ve ilaç kullanımı için bu konuya dikkat
etmenizi öneririz.Aşağıdaki ipuçları,
dünyanın pek çok yerinde yakınlarını kaybeden kişilerle yapılan bilimsel
çalışmalarda, acıyla başa çıkmada işe yarar olarak değerlendirilmiştir. Şu anda
size çok zor gelse de, bu önerileri uygulamaya çalışmanızın zamanla acınızı
biraz olsun hafifletebildiğini ve kendinizi daha iyi hissettiğinizi göreceksiniz.
- Acılarınızın biraz daha
katlanılabilir hale gelmesi epey zaman alacaktır. Bu yüzden kendinize ve aynı kaybı
yaşayan yakınlarınıza karşı sabırlı olun. Bu kayıp daha önce yaşadığınız
hiçbir acıyla karşılaştırılamayacak kadar büyük olsa da, daha önce
yaşadığınız acılar sırasında acınızı hafifletmek için yaptıklarınızı
hatırlamaya ve yine bunları yapmaya çalışın.“Keşke”lerle başlayan
düşünceleriniz yüzünden pişmanlıklar ve suçluluk yaşadığınız durumlarda, bu
duyguları yaşayan siz değil de bir arkadaşınız olsaydı, ona neler söyleyeceğinizi
düşünün ve kendinize de bunları hatırlatın.Olabildiğince erken bir zaman içinde,
yaşadığınız kayıp olayından önceki gündelik yaşantınıza (çalışma hayatı,
ev işleri, alış veriş, ziyaretler, vb.) dönmeye çabalayın. Böylece aklınızı o
olaydan uzaklaştırıp, zihninizi dinlendirebilirsiniz.Daha önce yaşadığınız acılar bu
acıyla kıyaslanamasa da, bugüne kadar ayakta durabildiğinizi kendinize hatırlatıp,
başedebilme gücünüzü gözardı etmeyin.Kaybettiğiniz kişiyi hatırlatan olay,
eşya, resim, yer, vb. hatırlatıcılarla zaman içinde, yavaş yavaş yüzleşmeye
çalışın. Başlangıçta bunu yapmak çok acı verse de uzun vadede acınızın
katılaşmasını önleyeceği için daha katlanılabilir düzeye gelmesinde yardımcı
olacaktır. Yaşadığınız olayı, kaybınız
karşısındaki duygu,düşünce ve davranışlarınızı, yakınlarınızla ya da benzer
kayıpları olanlarla paylaşmaya çalışın, ağlamaktan sakın kaçınmayın.
Paylaştıkça rahatlayacaksınız. Acınızı paylaştığınızda ve ağladığınızda
o acı içinizde katılaşıp kalmayacaktır. Acınızı katlanılabilir hale getirecek
bilgiler, her zaman uzmanlardan gelmez. Sizinkine benzer kayıpları, acıları olan ve
bunlara katlanmaya çalışan diğer insanları dinleyerek de bir şeyler
öğrenebilirsiniz.Arada sırada, bu olaydan on yıl
sonrasını hayal ederek, bu olayı o zaman diliminde nasıl yadedeceğinizi kendinize
söyleyin.Bayramlarda, yıldönümlerinde vb. özel
günlerde bu acılarınızın aynı yoğunlukta yeniden yaşanabileceğini bilin ve
hazırlıklı olun.Kendinizi yoğun bir çaresizlik,
umutsuzluk, karamsarlık içinde hissettiğinizde, mümkünse bir yürüyüş yaparak ya
da burnunuzdan derin nefesler alıp, ağzınızdan vererek, bedeninize olabildiğince
fazla oksijen girmesini sağlayın. Bu oksijen, bedeninizdeki o gerginliği ve iç
sıkıntısını hafifletecektir.Zaman geçtikçe, “neden?” diye sormak
yerine “bundan sonra ne yapabilirim?” demenin size iyi geldiğini göreceksiniz. En
başta bu sorunun yanıtı “hiçbir şey” olabilir ve bu da normaldir. Ancak zamanla
yapabileceğiniz şeylerin çoğaldığına tanık olacaksınız.Şimdiki zamanın acısını yaşamak,
geçmişin sizi alıp götürmesine izin vermemek ve gelecekle ilgili olumlu beklentiler
içine girmek de yararlı olabilir.İnsanoğlu olarak doğadaki
varoluşumuzun gerçeklerini (ölümün kaçınılmazlığı, ölüm karşısındaki
çaresizliğimiz, olayları kontrol etmedeki sınırlılıklarımız ve geleceğin
bilinmezliği) kabul edip olayları daha bilgece yorumlamaya çalışın. Düşüncelerinizin, “Ben
onsuz/onlarsız nasıl yaşarım?” dan, “Onları özlüyorum”a ; “Onları hep
seveceğim”e; “Birlikte ne güzel günlerimiz oldu” ya ve, “Ben varolduğum
sürece onları da anılarımda yaşatacağım”a doğru bir gelişim göstermesine
yardımcı olun.
- Sevdiklerinizin kaybına bağlı bu
acının, onların bir zamanlar var olduğunun ve sizin tarafınızdan çok
sevildiklerinin bir göstergesi ya da kanıtı olduğunu kendinize hatırlatın. Bu tür
bir bakış açısı, acınızı daha katlanılabilir kılacak ve belki bir parça
avunmanıza yardımcı olacaktır.
Türk Psikologlar Dernegi'nin eski çalışmalarından yararlanılmıştır. |
|