ÖFKE O sizi kontrol edeceğine siz onu kontrol edin |
|
|
fke aslında normal ve
sağlıklı bir duygudur. Ama kontrolden çıkıp da yıkıcı hale dönüştüğünde,
okul ya da iş hayatınızda, kişisel ilişkilerinizde sorunlara yol açar. Öfke çok
çeşitli olaylar sonucu ortaya çıkabileceği gibi doğal afetler gibi hiç
beklenmeyen bir anda gelip hayatı alt üst eden ve istenmeyen değişikliklere
sürüklenme durumlarında da sıkça ortaya çıkar.
Öfkenin ifadesi
Öfke sadece insanlarda
varolan bir duygu değil, her canlı organizmanın tehdit karşısında olaylara
gösterdiği doğal bir tepkidir. Afetler de genellikle beklenmeyen olaylar oldukları
için insanın varoluşunu tehdit eder.
Sağduyumuz, öfke
duygumuzu nereye kadar götüreceğimiz konusunda önümüze sınırlar koymaktadır.
Ancak afetler sırasında yaşanan panik ve şok karşısında herşey karmakarışık
olabilir. En başta artık hayatımız karmakarışık olmuştur. Öfke duygularıyla
başa çıkmak için bilinçli ya da bilinçsiz bazı yollar kullanırız. Bunlar kısaca; İfade etme, bastırma ve sakinleştirmedir
Öfkeyi saldırganlıkla
değil de sözel olarak ifade etmek, bunlar içinde en sağlıklı yoldur. Bunu
yapabilmek için, istediklerimizin ne olduğunun farkına varmalı, bunları açık ve
karşımızdakini incitmeyecek bir şekilde aktarmalıyız.
İkinci yol, öfkeyi
bastırmaktır. Kızgınlığınızı içinizde tutup, onu düşünmemeye çalışıyor ve
dikkatinizi daha olumlu birşeylere yönlendiriyorsanız, bu yolu kullanıyorsunuz
demektir. Bu bazan işe yarasa da sürekli olarak bu yolu kullanmak, çok sağlıklı
olmayabilir. Eğer kızgınlık doğru bir biçimde ifade edilemezse, bir süre sonra bu
duygu kişinin kendisine döner ve yüksek tansiyon, psikosomatik rahatsızlıklar
(ülserler, allerjiler vb.) ya da depresyon gibi sorunlara yol açabilir.
Öfke yaşadığınızda kendinizi
sakinleştirmeye çalışmak, üçüncü seçeneğinizdir. Nefes alıp verişlerinizi,
kalp atış hızınızı kontrol ederek, kendinizi fizyolojik olarak sakinleştirip,
içinizdeki öfke duygusunu hafifletebilirsinz.
Öfkenin Yönetimi
Öfke yönetimi
tekniklerinin amacı, kızgınlığın ve öfkenin yol açtığı duygusal ve bedensel
tepkileri azaltabilmektir. Siz de kızgınlığa yol açan insanları, olayları yok
edemezsiniz; onlardan kaçınamazsınız; onları değiştiremezsiniz. Yapabileceğiniz
tek şey bu insanlar ya da olaylar karşısında gösterdiğiniz içsel ve dışsal
tepkilerinizi kontrol edebilmek, onları yapıcı bir şekilde yönetebilmektir.
Eğer zaman zaman
kontrolü kaybettiğiniz oluyorsa ya da kaybedeceğinizden korkuyorsanız, bir psikologtan
yardım isteyebilirsiniz.
Öfkemizi boşaltmak iyi
midir?
Psikologlar artık bunun
çok yanlış ve tehlikeli bir inanç olduğunu göstermişlerdir. Araştırmalar,
kızgınlık duygusunun “boşaltılması”nın kızgınlık, öfke ve saldırganlığı
daha çok arttırdığını ve sorunu çözmek için hiç bir yararı olmadığını
göstermektedir. Onun için en iyisi, öfkenizi neyin başlattığını bulmak ve
kendinizi öfkeyle kaybetmeden, bu nedenlerle başa çıkabilme yollarını öğrenmektir.
Örneğin, asıl kaygı duyduğunuz şey, kendinizi güvencede hissetmeme iken, bambaşka
bir şeye bağırıp çağırabilirsiniz.
Hangi Yöntemler
Öfkenizin Taşmasını Önler?
Gevşeme:
Derin derin nefes alın,
sakinleştirici durum ve manzaraları zihnimizde hayal ederek canlandırmaya çalışın
.Bu sakinleşmemize yardımcı olur.
Deneyebileceğiniz bazı
basit yöntemler şunlardır:
-
Karnınızı dolduracak
şekilde derin nefesler alın; göğsünüzün üst kısmıyla nefes almanız sizi
rahatlatmaz. Nefes alıp verdiğinizde göğsünüz değil, karnınız şişmelidir.
-
Derin nefeslerinizi
alırken, kendi kendinize tekrar tekrar “Gevşe!” ya da “Sakin ol!” diyerek
telkinde bulunun.
-
Hayal ederek sizi
gevşetecek bir yer ya da ortamı düşünün ve gözünüzün önüne getirmeye
çalışın. Geçmişte çok sakin olduğunuz bir yeri hatırlayın.
Bu teknikleri hergün
pratik yaparak ezberlerseniz, daha sonra karşılaşacağınız gergin ortamlarda otomatik
olarak uygulayabilirsiniz.
Düşünceleri
Değiştirme
Öfkeli insanlar
düşüncelerini küfrederek, bağırıp çağırarak ifade etme eğilimindedirler.
Kızgın olduğumuz zaman genellikle, olayları istemeden abartılı ve çarpıtılmış
olarak algılarız. Bu tür düşünce biçimlerinizi farkedin ve yerine daha mantıklı
olanları yerleştirin.
Örneğin kendi
kendinize, “Eyvah, herşey mahvoldu!” gibi bir şeyler söylemek yerine, “Dünyanın
sonu değil ve buna şimdi öfkeleniyor olmam bu olayı olmamış hale getirmeyecek.”
diyebilirsiniz. Her iki düşünceyi de zihninizden geçirerek deneyin. Öfkenizin hangi
düşünceyle arttığını ya da azaldığını görün.
Farkında olmadan çok
sık kullandığımız ve bizi kızgınlık duygularına hazırlayan, “asla” ya
da “her zaman” gibi sözcükleri zihninizde yakalamaya çalışın. “Hiç
bir şey asla düzelmeyecek ” ya da “Her zaman haksızlığa uğrayan ben
olurum.” gibi cümleler oldukça hatalıdır. Öfke duygunuzda haklı
olduğunuzu düşünmenize de yol açar. Durumla ilgili yargıyı koyduğunuz için
problemin çözümüne de katkıda bulunmaz.
Mantık öfkeyi yener,
çünkü öfke haklı bir nedene bağlı olsa da, çok çabuk mantık sınırlarını
aşabilir. Bu yüzden öfkelendiğinizi hissettiğinizde mantığınıza sığının.
Kendinize “Tüm dünyanın size kazık atmaya çalışmadığını” hatırlatın.
Sadece, yaşamın iniş ve çıkışlarından bazılarını yaşadığınızı
düşünün. Öfkenizin kontrolden çıkmaya başladığı her zaman, bu yönteme
başvurun. Bu daha dengeli bir bakış açısını yakalamanıza yardımcı olacaktır.
Öfkeli insanlar her
şeyi talepkar bir şekilde isterler, diğer deyişle kendilerine hak görürler. Bu
durum, adalet için de böyledir, takdir, kabul, onay, vb. için de böyle. Herkesin bu
değerlere ihtiyacı vardır. Elde edemeyince hepimiz üzülür, incinir, hayal
kırıklığına uğrarız. Ama kızgın ve öfkeli insanlar, bunları talep ederler.
Talepleri karşılanmayınca, hayal kırıklıkları engellenme duygusuna, o da öfkeye
döner.. Bu insanlar, düşünceleri üzerinde çalışıp onları yeniden
yapılandırırken, bu talepkàr özelliklerinin farkına varmalı ve
“beklentileri”ni, “arzular”a dönüştürmelidirler. Diğer deyişle, istediği
herhangi bir şey için, “Bana verilmeli” ya da “Benim olmalı” demek yerine,
“Bana verilmesini isterdim.” diye düşünmenin daha sağlıklı olduğunu
görmelidirler.
Problemi çözme
Bazen öfke
duygularımız yaşamımızdaki gerçek ve kaçınılmaz sorunlardan kaynaklanıyor
olabilir. Kızgınlık duyguları böyle zamanlarda bu zorluklar karşısında yaşanan
doğal ve sağlıklı duygulardır. Böyle durumlardaki en yararlı tutum; önce durumu
değiştirip değiştiremeyeceğimizi araştırmaktır. Değiştirebileceğimiz bir şeyse
çözüm yolları araştırılabilir. Değiştirilemeyecek bir durumsa, çözüm için
uğraşmak yerine, yapılacak en iyi şey sorunla yüzleşmektir.
Elinizden gelenin en
iyisini yapmaya çalışın ama, yanıtları hemen bulamıyor, sonuca hemen
ulaşamıyorsanız, kendinizi cezalandırmayın.
Daha iyi iletişim
Öfkeli insanlar
genellikle düşünmeden yargılama ve bu yargıları yönünde davranma
eğilimindedirler. Bu yargılar da bazen çok gerçek dışı olabilmektedir. Eğer çok
elektrikli bir tartışma içine girdiyseniz, ilk yapacağınız şey ;
Yavaşlayıp
gösterdiğiniz tepkileri gözlemek olmalıdır. Aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin,
yavaşlayın ve asıl söylemek istediğinizi düşünün. Aynı anda karşınızdakinin
de söylediklerini duymaya ve anlamaya çalışın. Hemen cevap vermeyin.
Öfkenizin altında ne
yattığını da anlamaya çalışın. İnsanın eleştirildiği zaman savunmaya geçmesi
doğaldır, ama siz de saldırıya geçip savaşmayın. Onun yerine söylenenlerin
altında yatanı bulmaya, asıl söylenmek isteneni dinlemeye çalışın. Ya da belki o
ortamdan biraz uzaklaşıp rahatlamak isteyebilirsiniz. Ama kendinizin ya da
karşınızdakinin öfkesinin kontrolden çıkmasına izin vermeyin. Sükúnetinizi
korumanız, durumun raydan çıkıp bir felakete dönüşmesini engelleyecektir.
Mizah kullanın
Mizah, çeşitli yollarla
öfkenizin yoğunluğunun azalmasına yardımcı olabilir. Herşeyden önce daha dengeli
bir bakış açısı sağlar.
Birine öfkelenip de
belli sıfatlarla etiketler takmaya başladığınızda, bir an durun ve o insanın
gerçekten o “şey” ya da “öyle” olduğunu düşünün. Bu sahneyi gözünüzün
önüne getirin. Örneğin birine, “muşmula” ya da “odun kafalı” gibi
sıfatlarla saldırdığınızda, o kişiyi gerçekten bir muşmulaymış ya da odundan
bir kafası varmış gibi hayal edin ve gündelik işlerini o şekilde yaptığını
gözünüzün önüne getirin. Eğer karşınızdaki insanı benzettiğiniz şeyin ne
olduğunu düşünerek kafanızda gerçekten öyleymiş gibi bir resim çizebilirseniz,
öfkenizin azalmaya başladığını göreceksiniz. Çünkü mizah sırasında
yaşanılan duygularla, öfkenin birarada bulunması mümkün değildir.
Öfkesi çok yoğun olan
kişinin davranışlarının altındaki temel mesaj, “Her şey benim istediğim gibi
olmalı!” dır. Öfkeli insanlar kendilerinin ahlaken haklı ve doğru olduklarına
inanırlar. Planlarını değiştirmelerine ya da engellenmelerine yol açan her türlü
olay/durum, onlar için dayanılmaz bir aşağılanma gibi algılanır. Kendilerinin bu
şekilde sıkıntı yaşamamaları gerektiğini düşünürler. Belki başka insanlar
sıkıntı çekebilirler ama onlar değil!
Kendinizde de buna benzer
bir duyguyu yakalarsanız, kendinizi tüm caddelerin, dükkanların, resmi dairelerin
sahibi olan bir tanrı ya da tanrıça gibi hayal edin. Tüm insanların sizin önünüzde
eğildiğini, eteğinizi öptüğünü düşünün. Bu hayali görüntülere ne kadar
ayrıntı koyarsanız, ne kadar talepkàr olduğunuzu ve ne kadar mantık dışı
davrandığınızı o kadar iyi anlayacaksınız. Ayrıca durum ve olayların gerçekte ne
kadar önemsiz olduğunu da farkedeceksiniz.
Mizah kullanırken iki
noktada çok dikkatli olmak gerekir.
Öncelikle mizah
kullanmanın, sorunlarınızı gülerek geçiştirmek demek olmadığını, tersine
onlarla yapıcı bir şekilde yüzleşebilmeniz demek olduğunu bilmelisiniz.
İkincisi de mizah
kullanayım derken, alaycı ve aşağılayıcı mizaha başvurmaktan kaçınmalısınız.
Çünkü bu da sağlıksız öfke ifadesinin bir başka yoludur.
Çevrenizi değiştirmek
Bazen, sinirlenip
öfkelenmemize yol açan “şeylerin” yakın çevremizde olduğunu farkederiz. Sorunlar
ve sorumluluklar üzerinize öylesine yıkılır ki düştüğünüz tuzağa ve o tuzağı
temsil eden insanlara karşı öfke ile kavrulursunuz.
Biraz ara verin. Gün
içinde özellikle stresli olacağını bildiğiniz saatlerde, sadece kendiniz için
kullanacağınız bir zaman ayırın. Örneğin çalışan bir anne, eve geldiğinde
kendisine ayıracağı bir 15 dakikalık süre olursa, çocuklarının isteklerine,
parlamadan daha iyi yanıt verebilir.
Kendinizi rahatlatabilmek
için birkaç ipucu daha
-
Zamanlama: Eğer
sevdiğiniz kişiyle belli konuları belli saatlerde konuşuyorsanız ve bu konuşmalar da
hep tartışma ile sonuçlanıyorsa, bu tür konuları konuşma saatinizi değiştirin.
Belki yorgun, dikkatsiz oluyorsunuzdur ya da bu sadece bir alışkanlık haline
gelmiştir.
-
Kaçınma: Eğer
çocuğunuzun odasındaki dağınıklık odanın önünden her geçişte “kafanızın
tasını attırıyorsa”, kapıyı kapatın. Sizi öfkelendiren şeylere bakmaktan
kendinizi alıkoyun. “Ama, öfkelenmemem için çocuğumun odasını temiz tutması
gerekir.” demeyin. Konu şu anda bu değil. Konu kendinizi olabildiğince sakin
tutabilmektir.
-
Alternatifler bulun:
Bazı olaylar sizi öfke duyguları içinde bırakıyorsa, bunu çözmeyi bir iş edinin
ve uygun yollar araştırın.
Danışmanlığa ihtiyaç
duyuyor musunuz?
Eğer öfkenizin,
kontrolünüz dışına çıktığını düşünüyorsanız, ev ve iş hayatınızın
önemli boyutları bu duygudan etkileniyorsa, bir psikoloğun danışmanlığına
başvurabilirsiniz.
Unutmayın, öfkeyi yok
edemezsiniz, tüm çabalarınıza rağmen sizi öfkelendirecek olaylar olacaktır.
Yaşam her zaman için
engellerle, acılarla, kayıplarla ve diğer insanların onlardan beklemediğiniz
davranışlarıyla dolu olacaktır.
Bunu değiştiremezsiniz. Ama bu olayların sizi etkileme biçimini değiştirebilirsiniz. Kızgınlık ve
öfke tepkilerinizi kontrol ederek, uzun vadede onların sizi daha mutsuz kılmasını
önleyebilirsiniz.
Türk Psikologlar Dernegi'nin eski çalışmalarından yararlanılmıştır. |